Her ne kadar trend renklerden ilham alınsa da, yaşam alanlarında duvar boyası seçimlerinin birincil kriteri, kişinin veya aile bireylerinin renk beğenisi esnekliği sınırları içinde olmasıdır. Aidiyet hissini koruyabilmesi için bu eşiği aşmaması ve monotonluk hissi yaratmaması için eşiğin altında kalmaması önerilir.
Renk beğenileri genelde “canlı renkler”, “beyazlar” ve “bej ile gri olarak da adlandırılan nötr renkler” olarak sınıflandırılabilir ve toplum beğenisinde yaklaşık eşit oranlı bir dağılımı vardır. Renk seçiminde ince ayar, bu üç seçenekten biri üzerinde karar kılındıktan sonra yapılır.
Genellenebildiği için, tüketiciler tarafından dikkate alınan önemli bir konu da, odaların işlevi ile uyumlu renk seçimleri. İletişimin veya fiziksel hareketliliğin yoğun olduğu salon, mutfak, yemek odası, antre gibi bölümlerde ve gün ışığı almayan serin odalarda kırmızı, turuncu, sarı dokunuşlu renklerin sıcaklıklarından destek alınıyor. Benzer bir yaklaşımla, dinlenme, yenilenme ve odaklanmaya hizmet eden odalarda ise turkuaz, mavi, mor dokunuşlu renklerin serinlikleriyle bu sakin ortamlar destekleniyor.
Renk tercihleri doygun renklerden yana yapıldıysa, parlak veya yarı mat yapılı boyaların seçildiğini gözlemliyoruz. Benzer mantıkla, bej gibi ara renk seçimlerinde, mat yapılı boyalar daha çok tercih ediliyor.
Birebir gözlemler ise; yaşam alanlarında kişisel imza sayılabilecek renklerin salon duvarlarında, en iddialı denemelerin misafir karşılama ve uğurlama alanları olan antrelerde ve en özgür seçimlerin mutfaklarda yapıldığını ortaya koyuyor.
Sohbetlerin gerçekleştiği, misafirlerin ağırlandığı salon ve yemek odalarında, renklerin orta seviyede hareketi desteklemesi yeterli. Çoğu kişi seçimlerini bu nedenle, enerjiyi koruyan ancak odağı değiştirmeyen tonlarla sağlamayı yeğliyor.
Sadelikten hoşlanan, işleve önem veren, modern görüntüyü korumak isteyenler, seçimlerini çoğunlukla beyazlar ve grilerden yana yapıyor. Yeterince gün ışı almayan salonlarda beyaz tercihi yapanların seçimi ise sarı, turuncu dokunuşlu beyazlardan ilerliyor.
Mor, mavi, turkuaz, yeşil gibi soğuk renklerin koyulaştıkça resmiyet çağrıştırma gücü, nispeten sakin bu salonlara renk ekleneceği zaman devreye giriyor. Bir vurgu rengi yardımıyla mekâna hareket katılmak istendiğinde, TV ünitesinin veya yemek masasının ardındaki duvar genelde ilk tercih oluyor.
Rahatlığı ve derin sohbeti desteklemek isteyenlere benzer şekilde, geleneksel, otantik veya altın varaklı klasik dekorasyon tercihi olanlar da yüksek enerjili renkleri biraz kısarak sarı ve turuncu ışıkla oyunlarına yer veren krem, yoğun bej gibi doğal renklere yöneliyor. Kırmızı, turuncu, somon, mercan, sarı, fıstıki yeşil gibi sıcak renklerin yumuşadıkça samimiyet ortamını destekleyişi, sıklıkla bir alternatif olarak değerlendiriliyor.
Cıvıl cıvıl ve bol hareketli sohbetlerden keyif alanlar ise canlı renkleri, gönül rahatlığıyla duvarlarına konuk ediyor.
Salonlarda duvar renginin birincil görevi; mobilya, halı, parke gibi çok sayıda unsuru koordine edebilmek. Salonlarda en çok kullanılan renkleri incelerken, renk uyumuna diğer odalardan daha büyük özen gösterildiğini ve tüm ev aynı renk boyanacaksa, salon için uygun görülen renk üzerinde karar verildiğini görüyoruz.
Mutfaklar, en cesur renk seçimlerinin yapıldığı bölümler olarak öne çıkıyor. Bu tespit kendisini, küçük ev aletlerinden beyaz eşyaya, mutfak dolap kapaklarından duvarlara kadar farklı yerde gösterebiliyor.
Bu cesur seçimler, aynı zamanda tezgâh başında hareketlilik ve yoğun dikkat gereksinimini de karşılıyor. Hareket kazandırması veya mevcut hareketi sürekli kılması nedeniyle kırmızı, turuncu, sarı ve sıcak yeşil renklerden sıklıkla faydalanılıyor.
Benzer şekilde, yüksek kontrast içeren siyah-beyaz birlikteliği de, dikkati tetikte tutan bir renk çifti. Renkli ve siyah mutfak üniteleri çoğunlukla beyaz veya açık renk duvar boyası ile kombine ediliyor.
Geniş mutfakların aile, yakın dost ve çocuklarla geçirilen süreye de ev sahipliği yapması nedeniyle, yakınlığı besleyen bir ortam yaratmak daha da önem kazanıyor.
Ahşap renkli mutfak ünitelerinin doğal sıcaklığını korumak isteyenler ile çoğunlukla bej, krem rengi, nefti yeşil duvarları tercih ediyor.
Yeşil, turkuaz ve mavinin yatak odalarında yarattığı “uyuma konforunu” bir kez deneyimleyenler, yeni seçimlerinde bu renkleri içeren tonlarda ısrarcı oluyor.
Yatak odasında ilk kez farklı bir renklendirme deneyecek olan bazı tüketiciler yeşil, turkuaz, mavi esintili gri, bej veya beyazları tercih edebiliyor. Bu grupta sıklıkla görülen bir başka uygulama da, odanın ev geneliyle aynı renkte tutulup, yatak başı veya açık düzen gardırop arkasında yer alan duvarın boyanması.
Araştırmalar, mavi renk ailesinin nabız atışını düşürdüğü, tansiyonu azalttığı ve gözbebeklerini daralttığı için beyne yavaşlama sinyali verdiğini ortaya koyuyor. Yatak odasının fiziken yeterince serin olduğunu düşünen kişiler, belki de bu nedenle toprak tonlarının sıcaklığı ile çevrelenmek ve mevsime göre ev tekstili renklerinde değişiklik yapmakla yetiniyor.
Yatak odalarında kişisel beğeniler doğrultusunda kimi zaman uyarıcılığı yüksek veya koyu renklere yer verilse de, seçim canlı bir renkten yana ise turkuaz ve mavi ailesi ilk sırada yer alıyor.
Evin yenilenme ve dinlenme işlevine sahip okuma odası, hobi odası, banyo gibi diğer bölümlerinde yatak odası renginden ilerlendiği sıklıkla görülüyor.
Çocuk ve genç odalarında genelde iki eşit dağılımlı eğilim görünüyor. Evin genelinde kullanılan renk bu odalara da uygulanarak mobilya ve ev tekstilleri ile renk katılıyor. Veya duvarlar tamamen ayrı bir renge boyanıyor.
Ayrı bir renk söz konusu olduğunda, hem çocukların, hem gençlerin birincil tercihi, en sevdikleri rengi duvarda kullanarak özgürlük ve özgünlüklerini ilan etmek. En sevilen renkler, tahminlerimizin aksine, her zaman canlı renkler olmayabiliyor. Canlı renklerdense yumuşak tonlara meyleden çocuk ve gençlerin sayısını azımsamamak gerekiyor.
Çocuk odalarında pek denk gelmediğimiz beyazların ve koyu renklerin, gençlerin odalarına fon oluşturabildiğini de sıklıkla görüyoruz.
En uzun süre geçirilen odalara renk seçerken, renklerin insan üzerinde etkileri konusunda çocuk ve gençlere rehberlik edilmesi, titizlikle değerlendirildikten sonra uygulanması önerilir.
İster sürekli ister geçici dönemli olsun, evden çalışmaların ofis verimine ulaşması istenir. Ev ofis alanı olarak, bir bütün odayı işine ayırabilenler olduğu gibi, farklı işlevdeki bir odanın tek duvarını çalışma ünitesine ayıranlar da mevcuttur.
Mekânın darlığı veya genişliğinden bağımsız olarak, görüş alanındaki duvarda destekleyici bir renk bulundurmanın, iş verimini artırmaya yardımcı olduğu bilinmektedir.
Renge karar verirken, mevcut iş temposunun artması mı, yoksa yüksek tempolu işin yarattığı stresin azaltılması mı hedeflenmelidir sorusuna herkesin yanıtı, işinin nitelikleri ve kişiliği doğrultusunda farklılık göstermektedir.
İş temposu ve sözlü/ görüntülü iletişimin canlılığını korumak için;
sarımsı, turuncumsu sıcak renklerden;
stres yükünü azaltmak için doğanın topraksı ve yeşilimsi renklerinden
ve tempoyu sakinleştirmek için mavimsi, turkuazımsı soğuk renklerden destek almak
evde çalışanların çoğunlukla iç seslerini dinleyerek verdikleri doğru kararlardır.